4 Kasım 2016 Cuma

Bir lohusanın hatıra defteri-3

3.hafta itibariyle emzirme sorununu büyük oranda halletmiştik ama bu sefer de başka bir sorun peydah oldu. Mert, ememediği günlerin acısını çıkarmak istercesine emmeye hatta neredeyse bütün günü memede geçirmeye başladı. Emzirip gazını çıkartıp beşiğine koyuyordum hoop hemen uyanıyordu, devamlı emmek istiyordu. Özellikle akşamları devamlı memedeydi, sırf uyur belki diye gazını çıkartmadan beşiğine koyduğum bile oluyordu ama çoğunlukla uyanıyordu. Yorgunluktan bitap düşmüş vaziyetteydim. Yatarak emzirmeyi de denedim ama hem ben rahat edemedim hem de Mert’in reflüsü olduğu için bu pozisyonda kusması arttı. ‘Bebek bakım sorunlarına mucize sorunlar’ kitabına bakıyordum, kitapta bebek sık emmek istiyorsa süt yetmiyordur gibi şeyler yazıyordu üstelik devamlı emzirdiğim için memeler de yumuşamıştı. Eyvah sütüm yetmiyor diye paniklemiştim ki emziren anneler facebook grubunda benzer problemlerden bahseden postlar gördüm, adminler bu durumun normal olduğunu yenidoğan döneminde bebeğin devamlı emmek istemesinin sadece açlıkla ilgili olmadığını, memelerin yumuşak olmasının süt yok anlamına gelmediğini söylüyorlardı. Sayelerinde rahatladım ama hala çok yorgun ve uykusuzdum; süt için uyku da lazımdı bu nedenle 1 ay civarı uyutamadığımız bir gece emzik verdim. Ben verdim verdim ama o tam almadı, biraz emip ağzından düşürüyordu, çok küçük ondan herhalde dedik, başka emzikler denedik ama olmadı sonuç emziği tamamen bıraktığı 5. Aya kadar biz emziği o uyuyuna kadar elimizle tuttuk. Annem emzikle uyutmaya çalışıyor ben uyuyordum beceremezse belki uyur diye tekrar emziriyordum derken bir şekilde uyuyordu. Zor uyuyordu ama neyse ki zırt pırt uyanmıyordu. Uyuduktan 4 saat sonra besliyordum, tabii halen uyku halinde emebilir duruma gelmemişti bu nedenle önce altını açıp uyandırıyordum, emzir, gaz çıkar derken 1 saati buluyordu tekrar uyuması.

emzirme karikatur

20 günlük civarında bir gün çok daraldım, doktor kontrolünden sonra dışarıda uyuduğu aklıma geldi eşime dedim bebişle avm’ye gidelim; o uyur ben de biraz dolaşırım. Hafta içi boş olur diye Panora’ya gittik. Mert hemen uyudu, ben de yanına babasını oturttum mağaza bakmaya başladım. Kısa bir süre sonra babası aradı, ‘Uyandı hemen gel’. Ben üst kattan aşağı inene kadar bir baktım bizimkiler merdiven başında beni bekliyor; Mert çığlık çığlığa bağırıyor, babası kıpkırmızı kesilmiş. Nooldu dedim, Mert uyanınca babası kucağına alıp sakinleştirmeye çalışmış o sırada bağırtıyı duyan teyzeler eşimin başına toplanmış, darlamışlar adamı; annesi nerede demişler, 20 günlük olduğunu öğrenince 20 günlük bebek avm’ye mi getirilirmiş diye azarlamışlar, bizimki ellerinden zor kurtulmuş. Neyse bebek bakım odasına gittik hemen emzirdim de rahatladı bebiş, tabii hemen eve döndük. Bu travmadan sonra da adam korktu tabii, uzun bir süre eşimle birlikte bebeği dışarı çıkarmadık.
Bir diğer avm maceramız ise 1. Ay doktor kontrolünden sonra oldu. Bu sefer eşim yoktu, annem ve babamla gittik. Kilosu 3600 gr, boyu 53 cm çıktı. Doktorumuz her şey yolunda dedi. Benim niyetim direkt eve dönmekti ama annem çok ısrar etti, dedeme hediye almaları gerekiyormuş. Bu sefer eve çok yakın olan Taurus’a girdik. Puseti değil sadece oto koltuğu parçasını almıştık yanımıza bebiş orada uyudu. Ben dinlenme koltuklarına oturdum annemler de çantasını, montlarını falan benim yanıma bıraktı, hediye bakmaya mağazaya girdiler. Bu arada diğer dinlenme koltuklarında da yaşlı bir amca, genç bir kız ve başka birileri daha oturuyor. Nedense hafta içi günü sanki başka yer yokmuş gibi bizim dibimizde oturuyorlar, bir türlü de kalkmıyorlar hepsinin gözü bebeğin üzerinde. Bir süre sonra olan oldu ve Mert uyandı. Hemen kucağıma aldım ama sakinleşmiyor meme istiyor. Nasıl emzireyim bunca insan dibimde hepsi bana bakıyor. Memeyi zaten zor buluyor örtüyle hayatta emmez. Annemi arıyorum telefonu benim yanımdaymış, babamı arıyorum açmıyor. Eşyaları bırakıp nasıl gideyim. Eşyaların hepsini ve bebeği elimde taşımam mümkün değil. Hiçbiri de yardım edeyim demiyor. Bu arada yaşlı amca başladı ‘Yavrum bu kadar küçük bebeği niye getirdiniz buraya, kuş kanadından yel alır’, cevap bile veremedim. Sinirden küplere binmiş vaziyetteydim, sonunda telefonla ulaştım geliyoruz dediler gelmek bilmediler. Bebiş ağlamaktan mahvoldu. Geldiklerinde öyle bir kızdım bağırdım ki bir süre konuşmadık birbirimizle. Herhalde o gün orada oturanlar biz çıktıktan sonra bayağı çekiştirmişlerdir bizi. Bu travma sonrasında bu sefer ben, bebeği uzun süre hiçbir yere çıkarmadım. Hala da hatırladıkça sinirlenirim.
Ama bu anlattıklarım sizin gözünüzü korkutmasın, bizim mevsim uygun değildi dışarı çıkmak için mecbur kapalı yerlere götürdük, onu da iyi planlayamadığımız için rezil olduk. Kış bebekleri, bu açıdan çok şanssız. Biz Mert’i ilk defa pusetle açık havada gezdirdiğimizde 3,5 aylık falandı, Mart ayıydı, hava biraz ısınınca sarıp sarmalayıp çıkardık, yüzüne ilk defa rüzgar değince çocuk ne olduğunu şaşırdı, korkup hemen kapattı gözlerini. Eğer mevsim de uygunsa biraz toparlandıktan sonra siz bol bol çıkın dışarı, ilk aylarda dışarıda çok kolay uyuyorlar, hem size de değişiklik olur. Çok yorgunsanız verin bebeği annenize falan o çıkarsın dışarı, siz de biraz dinlenirsiniz.

2 Kasım 2016 Çarşamba

Bir lohusanın hatıra defteri-2

Eveeet bana 1 ay gibi gelen 1 haftanın sonunda bebişimizi astronotun içine tıktık, sarıp sarmaladık ve doğum yaptığım hastanede randevu aldığımız çocuk doktorumuzun yolunu tuttuk. Bu arada ben de ilk defa dışarı çıkıyordum. Aklımızda birçok soru vardı ama en çok kilosunu merak ediyorduk. Doktorumuz soyup tarttı, hastaneden çıktığımız gün 2700 gr olan Mert, 2830 gr olmuştu boyu da 1 cm uzayarak 50 cm olmuştu. Sarılığı yoktu. Doktorumuz gündüz 3 saatte bir, gece 4 saatte bir besleyebileceğimi söyledi. Emzirme probleminden bahsettik, bize anne sütünün önemini anlattı, mamayı kesmemizi söyledi ve emzirme danışmanı Özgül Hanım’a tekrar başvurmamızı önerdi. Doğum kilosuna henüz ulaşamadığı için 1 hafta sonra tartmak için tekrar gelmemizi istedi. Bu arada işitme testi de yaptırdık, bir problem çıkmadı. Özgül Hanım’ın odasının önüne bir geldik ki bir sürü kişi onu bekliyor. Bir ara göründü, derdimizi anlattık. Bebek aç kalsın dedi. Bir süre beklemenin sonunda Mert ile girdik. Özgül Hanım benim üzerimi çıkarmamı istedi, Mert’i de soydu, tek iç zıbınıyla kaldı. İlk denemede hemen sağ memeyi tutturdu. Haydaaa dedim içimden ben evde uğraşıyorum uğraşıyorum olmuyor, kadın niye geldin bir problem yok diyip gönderecek. Bu arada içeride başka çıplak hastalar ve bebekler de vardı; bir tanesinin tek memesinde süt kanalları tıkanmıştı, Özgül Hanım pompayla beraber masaj yapıyordu. Mert bir 20 dk falan emdi. Sonra gaz çıkarttım, uykuya dalınca Özgül Hanım altını değiştirelim uyansın diğer memeyi deneyelim dedi. Altını değiştirdik. Bu arada diğer hastalar çıkmıştı, eşimi de aldı içeri. Sol meme de o da zorlandı. Hıhh dedim bir problem olduğunu anladı. Ama sonunda becerdi. Sonrasında da bana ne yapmam gerektiğini ayrıntılı olarak meme maketi üstünde gösterdi. Aslında çoğunlukla doğru yapıyormuşum ama bebeğin üstüne eğilmem falan yanlışmış, dik pozisyonda durmalıymışım. Benim de yaptığım gibi çapraz beşik pozisyonunu kullanmamı söyledi.
capraz besik pozisyonu
Çapraz beşik pozisyonu
 Bu pozisyonda eğer sağ meme emzirilecekse sol elinizle bebeğin kafasının arkasından tutuyorsunuz. Sol elinizin baş parmağı bebeğin bir kulağının arkasında, işaret parmağı diğer kulağının arkasında olmalı, başparmak ve işaret parmağı arasındaki ağ, bebeğin boynuna, avuç içiniz kürek kemiklerinin arasına  denk gelmeli. Bu şekilde bebeği elinizle yönlendirebiliyorsunuz. Sağ memenizi de sağ elinizle C tutuşu denilen tutuşla kavrıyorsunuz. Bu tutuşta elinizin başparmağı meme halkasının (areola) üstünde, diğer parmakları meme halkasının altında tutarak memeyi kavrıyorsunuz, yalnız areolanın çok dibinden tutmayın.